Geçtiğimiz yüzyılın sonlarına doğru hayatımıza hızlı bir şekilde giren ve aynı hızla her gün gelişmeye devam eden bilişim teknolojileri ve İnternet, bugün gündelik yaşamın her alanında kendisine yer bulmaktadır. Bilişim dünyası, inovasyonlarla insan hayatını son derece kolaylaştırmış olmakla birlikte, bu durumun bir sonucu olarak kişisel verilerimiz de siber ortama aktarılmış bulunmaktadır. Bilişim sistemlerinin gerek bu denli geniş bir veri havuzunu bünyesinde barındırması, gerekse sağladığı kimlik gizleme olanağı hukuka aykırı sonuçlar doğuracak eylemlerin artmasına zemin hazırlamıştır. Bu eylemlerin artışı sonucunda da “bilişim suçu” kavramı hayatımıza girmiş ve bu suçlardan mağdur olanların korunması adına hem ulusal kanunlarla hem de uluslararası sözleşmelerle bu alanda düzenleme yapılması gerekliliği doğmuştur. Bu noktada bilişim suçlarını öncelikle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (“Kanun”) ardından 1 Temmuz 2004 tarihli Avrupa Birliği Siber Suçlar Sözleşmesi (“Sözleşme”) kapsamında incelemeyi gerekli görüyoruz.
> Daha fazla oku