Alliance: Başarılı Bir Halefiyet Planlamasının Anahtarı Olarak Vakıflar: Fırsatlar, Riskler ve Hukuki Boyutlar

Vakıflar, halefiyet planlamasında, özellikle de kurumsal şirketlerin organizasyonunda ve varlıkların devrinde giderek daha merkezi bir unsur haline gelmektedir. Vakıflar, mirasın ve kurumsal yapının güvence altına alınması dışında, riskin minimuma indirilmesinde ve verginin optimize edilmesinde de kilit bir rol oynayabilir.

Vakfın, özellikle bizzat şirket sahibi tarafından yönetilen şirketlerin organizasyonunda mucizevi etkileri olduğu söylenmektedir. Ancak, profesyonel danışmanlık alınmadığı takdirde, gelecek vaat eden bir proje hızla bir fiyaskoyla sonuçlanabilir.

Bu makalede, vakıflarla ilgili en önemli soruları yanıtlıyor ve bu hususla ilgili çeşitli yönleri ve zorlukları sağlıklı bir şekilde anlatabilmek adına Schindhelm Alliance bünyesindeki bazı ülkelerden hukuki bir genel bakış sunuyoruz.


İçindekiler


Vakıfların Halefiyet Planlamasındaki Önemi Nedir?

Almanya & Avusturya

Aslında, bir vakıf kurulması hususu, çok katmanlı kurumsal yapılarda, yani çok sayıda bireysel şirketten oluşan yapılarda giderek yaygınlaşmaktadır. Vakıf kurmak, önemli varlıkların bireylere devredilmesi için de uygun bir seçenektir.  Vakıflı bir yapı seçmenin birçok nedeni vardır. Bir yandan, kurucu, mirasçılarıyla olağan miras süreci göz önüne alındığında garanti edilmediğini düşünebileceği varlıklarını veya yaşamı boyunca oluşturduğu çalışmalarını belirli bir biçimde korumakla ilgilenebilir. Bununla birlikte vakıf, sorumluluk risklerini azaltmak için de uygun bir araçtır. Bununla birlikte vakıf, sorumluluk risklerini azaltmak için de uygun bir araçtır. Ayrıca, vergi hususları da vakfın varlıklarının ve gelirinin korunması üzerinde çok önemli bir rol oynar ve olumlu bir etkiye sahip olabilir. Özellikle ikinci konu, bir vakıf kurmanın başlıca nedenlerinden biri olarak görülmektedir.

Polonya

Vakıflar konusu ile ilgili olarak, aile vakfı kavramının 2023 yılında yürürlüğe girmesine kadar, Polonya'daki vakıf, örneğin Avusturya özel vakıflarında olduğu gibi halefiyet planlaması veya varlık korumasına hizmet eden bir kurum değildi. Polonya'daki bir vakıf, genellikle hayırsever amaçlar güden ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluştur.

Bu nedenle, aşağıda yalnızca aile vakfı kavramına atıfta bulunulmaktadır, çünkü Polonya'daki hukuki durum bağlamında ilgili olan tek vakıf budur.

Bir aile vakfı, aile varlıklarını bireysel aile üyelerinin varlıklarından ayırmayı mümkün kılar. Bu, örneğin anlaşmazlıkların bir sonucu olarak varlıkların bölünmesini önler. Varlıkların ailede kalmasını ve kurucunun isteklerine uygun olarak yönetilmesini sağlar. Bir aile vakfı ile, kurucunun ölümünden sonra miras ve varlıkların idaresi için kuralları kesin olarak tanımlamak mümkündür. Böylece varisler arasındaki çatışma riski en aza indirilir. Vakıf, aile şirketinde hisse sahibi olabilir, bu da sonraki nesiller operasyonel işlere doğrudan dahil olmasalar bile istikrarlı bir şirket yönetimi sağlar. Bir aile vakfı kalıcı bir kuruluştur.

Slovakya

Vakıflar halefiyet planlamasında, özellikle de aile servetinin korunması ve nesiller arasında aktarılması açısından önemli bir rol oynar. Varlıkların bir vakfa devredilmesi, varlıkların belirlenen hedeflere uygun olarak yönetilmesini ve potansiyel dış taleplerden korunmasını sağlar. Bu durum, aile şirketleri için istikrar ve süreklilik sağlar ve varlıkların gelecek nesillere düzenli bir şekilde aktarılmasını kolaylaştırır. Ancak, yukarıda bahsedilen anlamda vakıfların (özel vakıflar) Slovakya'da henüz yasal bir dayanağı ve dolayısıyla bir geleneği bulunmamaktadır.

Çekya

Çek Cumhuriyeti'nde halefiyet planlaması, özellikle 1990'larda kurulan ve şu anda bir nesil değişikliği ile karşı karşıya olan aile şirketleri için giderek daha önemli hale gelmektedir. Tüzel kişilik olarak belirli bir amaca adanmış varlıklardan oluşan bir vakfın kurulması bunun için etkili bir araç olabilir. Çek hukuku, uzun vadeli sürdürülebilirliklerini sağlayan bağış sermayesine sahip vakıflar ile böyle bir sermaye gerektirmeyen vakıf fonları arasında ayrım yapmaktadır. Bir vakfın kullanılması aile şirketinin sürekliliğini sağlanabilir, varlıkları risklerden korunabilir ve kurucunun belirli hedefleri yerine getirilebilir.

Türkiye

Türk hukukuna göre, vakıflar öncelikle hayırseverlik veya kültürel amaçlara yönelik olmakla birlikte, aile amaçları için de kullanılabilmektedir. Bir vakıf, kurucudan vakfa belirli varlıkların devredilmesiyle oluşturulur; böylece şirket hisselerinden gayrimenkule kadar değişen mal varlıkları parçalanmaya veya satışa karşı korunur ve kurucunun isteklerine göre yönetilir. Aile içi çatışmalardan kaçınmak ve mirasın bölünmesini önlemek için bir vakıf seçilebilir; varlıkların hangi amaçla kullanılacağı ana sözleşmede düzenlenir. Aynı zamanda, aile şirketleri veya diğer varlıklar olası vergi avantajlarından (örneğin gelir vergisi, kurumlar vergisi, veraset vergisi) yararlanabilir. Bunun kapsamı vakfın amacına ve statüsüne bağlıdır.

Bir Vakıf Kurarken Hangi Adımların Atılması Gerekir?

Almanya

Bir vakfın kurulması çok hassas bir planlama gerektirir ve bu da hem kurucu hem de danışman için bir zorluk teşkil eder. Resmi kuruluş maliyeti, bir limited şirketin (normal koşullar altında) veya yasal olarak düzenlenmiş başka herhangi bir şirketin kurulmasında olduğundan çok daha fazladır. Bir vakıf kuruluşu planlanırken, alınacak ana kararlar arasında vakfın tüzel kişilik mi yoksa tüzel kişiliği olmayan bir kuruluş mu olması gerektiği, vakfın kâr amacı gütmemesi mi yoksa belirli (aile) çıkarlarıyla mı ilgili olması gerektiği ve vakfın nerede kurulması gerektiği yer alır. Vakfın nerede kurulacağı hususu, vakfın yasal dayanağının Federal Almanya Cumhuriyeti'nin federal eyaletlerinin yasalarına dayandığı ve yetkili devlet makamları tarafından düzenlendiği gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle vakıflar bölgeden bölgeye farklı muamele görmektedir.

Avusturya

Bir vakfın kurulması, bir veya daha fazla kurucu (gerçek veya tüzel kişiler) tarafından bir kuruluş beyanı gerektirir. Vakıf beyannamesi tek başına vakıf senedinden oluşabileceği gibi, noter senedi şeklinde düzenlenmesi gereken ek bir vakıf senedinden de oluşabilir. Vakıf senedinin yasal olarak belirlenmiş asgari bir içeriğe sahip olması gerekir. Vakıf beyannamesinin bir vakıf senedi ve ek bir vakıf senedinden oluşması durumunda, vakıf senedinde buna karşılık gelen bir referans bulunmalıdır. Ticaret sicilinde yalnızca ek senet kamuya açıktır. Özel vakfa en az 70.000,00 Avro tutarında bir varlık tahsis edilmiş olmalıdır. Vakıf, ticaret siciline girişi ile kurulmuş olur.

Polonya

Bir vakfın kurulmasında temel belge, kurucu tarafından yazılan tüzüktür. Tüzüğün nihai ifadesi belirlendikten sonra, kurucu, vakfın yararlanıcılarını da belirten noter tasdikli bir senet aracılığıyla vakfı kurar. Vakıf, kurulduğu andan itibaren “kuruluş aşamasındadır”, yani yükümlülük altına girebilir, dava açabilir ve dava edilebilir. Bir vakıf, aile vakıfları siciline girdiğinde tam tüzel kişilik kazanır.

Her vakfın kendi kayıtlı ofisi, bir NIP, REGON numarası, banka bilgileri olmalı ve Merkezi Hak Sahipleri Siciline kayıtlı olmalıdır.

Slovakya

Slovakya'da “vakıf”, hayırsever bir amacı desteklemeye hizmet eden bir varlık topluluğu anlamına gelmektedir. Özel vakıflara ilişkin yasal bir düzenleme henüz mevcut değildir. Slovakya'da bir vakıf kurmak, vakfın adını ve kayıtlı ofisini, hayır amacını, kurucuların kimliğini, vakıf sermayesinin değerini (en az 6.638 Avro) ve diğer bilgileri içeren bir vakıf tüzüğünün hazırlanmasını içerir. Her bağışçının sermaye katkısının değeri en az 663 Avro olmalıdır. Vakfın organları daha sonra atanır. Vakıf, vakıf siciline kaydedilir.

Çekya

Çek Cumhuriyeti'nde bir vakfın kurulması, isim, kayıtlı ofis, amaç, kurucu, katkı miktarı (en az 500.000,00 CZK), yönetim organları ve vakıf katkılarının verilmesine ilişkin koşulların ayrıntılarını içeren kamuya açık bir vakıf senedinin hazırlanmasını gerektirir. Kurucu, gelir getirici olmaları ve yasal olarak ipotekli olmamaları koşuluyla, nakit veya gayri nakit varlıklardan oluşabilecek en az 500.000,00 Çek Kronu değerinde varlık ile katkıda bulunmalıdır. En az üç üyeden oluşan bir yönetim kurulu ve bir denetim kurulu veya denetçi atanmalıdır. Son olarak, vakıf, sicil mahkemesi tarafından tutulan vakıf siciline kaydedilmelidir.

Türkiye

Kurucu, vakfın amacını, mal varlığını ve örgütsel yapısını (örneğin yönetim kurulu, mütevelli heyeti, denetim organları) belirler; ayrıntılar vakıf senedinde düzenlenir. Türkiye'de vakıf senedinin noter tarafından onaylanması, mahkemeye sunulması ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne tescil ettirilmesi gerekmektedir. Vakıf ancak tescilden sonra tüzel kişilik kazanır ve mal varlığı vakfa devredilir. Bu genellikle bir iş kurmaktan daha karmaşık değildir, ancak dikkatli bir planlama gerektirir. Asgari mal varlığı ve amaç gereklilikleri kanunen geçerlidir; bir hayır kurumu olmak isteyen herkes Vakıflar Genel Müdürlüğü ve diğer makamların gerekliliklerine uymalıdır.

Varlık Tahsisinin Geri Döndürülemez Oluşu Neden Bu Kadar Önemlidir?

Almanya & Avusturya

Bir vakıf kurarken, en başından itibaren bir vakfın doğasının farkında olunmalıdır. Vakıf, mevcutta olan ve gelecekte kendisine tahsis edilen varlıklarla kurucu ve ailesinden bağımsız hale gelir. Vakfedilen varlıklar vakfın amacına hizmet etmelidir ve kurucu veya ailesi tarafından kolayca geri alınamaz. Bu temelde, vakıf kurulduktan sonra tüzük artık ilke olarak değiştirilemez. Bir limited şirket veya başka bir şirket türünde olduğu gibi, kurucunun vakfı kontrol etmesi ve buna karşılık gelen bir konumla gücünü kullanarak, gerçek veya kişisel düzeyde değişen ihtiyaçlara uyarlamak için vakfın ana sözleşmesini veya tüzüğünü istediği zaman değiştirebilmesi hiçbir şekilde söz konusu değildir. Bir vakıf kurarken yetersiz planlama bu nedenle feci sonuçlara yol açabilir.

Polonya

Varlıkların tahsisinin geri döndürülemez oluşu, bir aile vakfının doğasından ve amaçlarından kaynaklanan çeşitli nedenlerden dolayı çok önemlidir. Aile vakfına devredilen varlıklar artık kurucunun mülkü değildir, bu da kurucunun kişisel yükümlülüklerinden doğacak taleplere konu olamayacakları anlamına gelir. Bu, vakfın kurucunun mali koşullarından bağımsız olarak faaliyet göstermesini sağlayarak faaliyetlerinin istikrarını ve vakıf varlıklarının potansiyel alacaklılardan korunmasını sağlar. Varlıkların tahsisinin geri döndürülemez oluşu, kurucunun fikrini değiştirmesi ve varlıkları geri çekmesi riskini ortadan kaldırır, böylece vakfın hedeflerinin gerçekleştirilmesi hususu tehlikeye atılmamış olur.

Slovakya

Varlıkların tahsisinin geri döndürülemez olması Slovak hukuk sisteminde çok önemlidir, çünkü devirden sonra varlıkların keyfi olarak iade edilememesini veya başlangıçta kararlaştırılandan farklı bir şekilde kullanılamamasını sağlar. Bu, alıcı için yasal kesinlik ve mülkiyet yapısının istikrarını sağlar. Örneğin, devlet varlıklarının başka kişilere devredilme koşullarına ilişkin 92/1991 Coll. sayılı Kanun uyarınca, devralan kişinin devredilen varlıklarla ilgili olarak belirlenen prosedürlere uymaması halinde devir geçersizdir.

Çekya

Varlık tahsisinin geri döndürülemez olması Çek hukukunda büyük öneme sahiptir, çünkü varlıkların kurucudan kalıcı olarak ayrılmasını ve gelecekteki taleplere veya değişikliklere karşı korunmasını sağlar. Bu geri döndürülemezlik vakfın güvenilirliğini güçlendirir, böylece bağışçılar ve destekçiler varlıkların yalnızca belirtilen amaç için kullanılacağından emin olabilirler. Buna ek olarak, geri döndürülemezlik, varlıkların olası manipülasyonunu veya kötüye kullanımını önler ve vakfın bütünlüğünü ve istikrarını sağlar. Bu nedenle, sürdürülebilir ve etkili bir yönetim sağlamak için bir vakıf kurarken ve Çek hukuku kapsamında varlıkları aktarırken ilgili tüm hususları dikkatlice değerlendirmek önemlidir.

Türkiye

Limited şirket gibi kurumsal formların aksine, vakfa devredilen varlıklar vakfa temelli olarak devredilir ve bu nedenle artık kurucuya ait değildir. Kural olarak, geri alınamaz. Bu geri döndürülemezlik, vakıf sermayesini aile üyelerinin bireysel erişiminden korur ve kurucunun tüzükte ve vakıf sicilinde belirtilen iradesi uzun vadede korunur. Varlıkların geri alınamaz şekilde tahsisi vakfa olan güveni de güçlendirmektedir. Vakfın varlıkları, kurucunun ölümünden sonra terekenin bir parçası haline gelmediğinden, miras anlaşmazlıkları veya saklı pay talepleri büyük ölçüde önlenebilir.

Bir Vakfın Vergi Avantajları ve Riskleri Nelerdir?

Almanya

Vakfın sunduğu fırsatlar - en azından bireysel durumlarda - vakfa devredilen varlıkların önemli ölçüde daha iyi korunmasından kaynaklanmaktadır. Kurucu, varlıklarını bir vakfa devrederek, ölümünden sonra veya beklenen miras durumunda, yaşamı boyunca varlıklarının mirasçıları tarafından tasfiye edilmesini önleyebilir. Bu şekilde, mirasçılar arasındaki anlaşmazlıklar da önlenebilir. Vakfedilen varlıklar için önemli vergi avantajlarının bulunması da vakıf kurmanın getirdiği fırsatlar arasındadır.  Ancak bu noktada, bir vakıf kurmanın vakfedilen varlıklar üzerindeki tüm vergi yüklerini ortadan kaldıracağı yanılgısı da dahil olmak üzere bir dizi yanlış anlaşılma söz konusudur.

Avusturya

Vakıflar hala belirli vergi avantajları sunmaktadır. Avusturya'da özel vakıfların vergilendirilmesi üç seviyeden oluşmaktadır: Vakfa yapılan bağışlar %2,5 oranında vakıf gelir vergisine tabidir ve bu da vakfı vergisel açıdan diğer yasal formlara göre dezavantajlı bir konuma sokmaktadır. Mevcut vergilendirme, kâr dağıtımlarının vergiden muaf olduğu, ancak gelirin kurumlar vergisine tabi olduğu bir limited şirketinkine benzer. Yatırımların satışından elde edilen gizli rezervlerin yeni yatırımlara aktarılması bir vergi avantajı oluşturmaktadır. Lehtarlara yapılan dağıtımlar %27,5 oranında sermaye kazancı vergisine tabidir.

Polonya

Aile vakıflarının karakteristik bir özelliği de, gelir vergisi yükümlülüğünün sadece yararlanıcılara ödendiği anda devreye girmesidir. Bu nedenle, vakıf gelirleri vakıfların tasarrufunda olduğu sürece pratikte vergiden muaftır.

Ancak, bir aile vakfının her ticari faaliyette bulunmasına izin verilmediği unutulmamalıdır. İzin verilen ticari faaliyetlerin listesi çok sınırlıdır ve bu listeden herhangi bir sapma, bu gelirin %25 cezalı oranda vergilendirilmesine neden olur.

Slovakya

Vakıflar Slovakya'da çeşitli vergi avantajlarından yararlanabilmektedir. Hediye, miras veya ödenen vergi paylarından elde edilen gelirler gelir vergisine tabi değildir. Buna ek olarak, varlık satışı, kira geliri, reklam veya üyelik aidatlarından elde edilen gelirler hariç olmak koşuluyla, kuruluş amaçlarındaki faaliyetlerden elde edilen gelir vergiden muaftır. Öte yandan, vakıflar vergi riskleriyle de karşı karşıyadır. Ticari faaliyetlerden gelir elde ederlerse, bu vergilendirmeye tabidir. Vakıf, ana faaliyetinden elde ettiği geliri ticari faaliyetlerinden elde ettiği gelirden kesin olarak ayırarak hesap tutmak ve vergi beyannamesi vermekle yükümlüdür.

Çekya

Çek Cumhuriyeti'ndeki vakıflar, bağışlardan veya miraslardan elde edilen gelirler gibi belirli gelirler için gelir vergisi muafiyeti gibi vergi avantajlarından yararlanabilmektedir. Ayrıca, bağışçılar vakıflara yaptıkları bağışları vergiden düşebilmektedirler. Öte yandan vakıflar, vergiden muaf olmadıkları sürece, ticari faaliyetlerden veya kira gelirlerinden elde edilen gelirler üzerinden vergiye tabidir.  Vergi avantajlarının olası kötüye kullanımında, vergi denetimlerine ve yaptırımlara yol açabilecek riskler mevcuttur. Bu nedenle, yasal düzenlemelere tutarlı bir şekilde uymak ve şeffaf muhasebe tutmak büyük önem taşır.

Türkiye

Hayırsever vakıflar belirli koşullar altında vergiden muaf olabilirler. Gelirler (kiralar, temettüler, bağışlar, vb.) amaca bağlı olarak farklı vergilendirilir; bağışlar için genellikle ek avantajlar söz konusudur. Ancak, tamamen özel veya aile odaklı vakıflar söz konusu olduğunda, genellikle normal vergi oranları uygulanır. Tüzükteki açık olmayan hükümler vergi makamları ile sorunlara yol açmakta ve suistimaller feshe veya yeniden yapılanmaya neden olabilmektedir. Bu nedenle vakıflar sıkı bir şekilde kontrol edilmektedir.

Bir Aile Vakfının Özellikleri Nelerdir?

Almanya

Bir aile vakfı hayırsever bir amaç gütmez. Prensip olarak bu aile vakfı, veraset ve intikal hukuku kapsamındaki devir işlemleri bakımından harici bir üçüncü taraf olarak muamele görmelidir. Varlıkların aile vakfına devrinin vergiden muaf olduğu varsayımı yanlış bir kanıdır. Bununla birlikte, bir şirketler topluluğunda aile vakfı uygulamasının vergi açısından cazip görünmesine neden olabilecek vergi ayrıcalıkları da bulunmaktadır.

Avusturya

Bir aile vakfının karakteristik özelliği, temelde nesilleri kapsayacak şekilde tasarlanmış olmasıdır. Aile vakıfları öncelikle aile üyelerini destekleme ve geçimlerini sağlamanın yanı sıra aile varlıklarını korumayı (varlıkların boşanma, miras veya alacaklılar tarafından yok edilmesini önleme) amaçlar. Bu nedenle genellikle “kendine hizmet eden” vakıflar olarak anılırlar. Aile vakıfları bu nedenle hayırsever bir amaç gütmezler. Aile vakfı genellikle şirket halefiyeti için bir araç olarak seçilir. Kurucu veya kurucular özellikle kimin yardım alması gerektiğini belirler. Yararlanıcı alanlarını veya gruplarını ayırmak için alt vakıflar da kurulabilir.

Polonya

Bir aile vakfının birincil amacı, ailenin varlıklarını korumak ve bunların büyümesini ve uzun vadeli yönetimini sağlamaktır. Ayrıca, belirli aile, eğitim veya hayır girişimlerini desteklemek gibi başka hedefler de izleyebilir. Prensip olarak, bir aile vakfı herhangi bir ticari faaliyet yürütmez. Bunun bir istisnası, varlık yönetimi, örneğin mülk kiralama, şirketlerde hisse, menkul kıymet ticareti veya finansal fazlalıklara yatırım yapmaktır. Bir aile vakfına devredilen varlıklar onun mülkü haline gelir. Bu durum örneğin bir boşanma sonucunda malların bölünmesine karşı koruma sağlar.

Slovakya

Slovakya'da aile vakıfları için hala ayrı bir yasal düzenleme bulunmadığından, ilgili taraflar genellikle aile varlıklarını yurtdışında korumaya çalışmaktadır. Slovak ve Çek Cumhuriyetlerinin yakınlığı nedeniyle (benzer yasal ortam, asgari dil engeli, Slovakların Çek Cumhuriyeti'nde sık sık yatırım yapmaları, vb), Slovak kuruluşları genellikle Çek vakıf ve vakıf fonları çözümünü kullanmaktadır.

Çekya

Çek yasalarına göre, bir aile vakfı, kurucuyu veya ona yakın kişileri desteklemeye hizmet eden bir vakıf veya bağış fonudur. Hayırsever vakıfların aksine, vergi statüsünü etkileyen özel bir amaç gütmektedir. Varlıklar kurucunun mülkünden ayrılır ve vakıf tarafından yönetilir, bu da onları parçalanmaya veya istenmeyen müdahalelere karşı korur. Vakıf, genellikle kurucu tarafından veya onun atadığı kişilerden oluşan bir yönetim kurulu tarafından yönetilir. Bir aile vakfı kurarken, aile varlıklarının etkin bir şekilde yönetilmesini sağlamak için yasal, ekonomik ve vergisel hususları dikkatlice değerlendirmek önemlidir.

Türkiye

Vakıf, kamu yararı yerine öncelikle aile çıkarlarını da gözetebilir; bu durumda, hayırsever vakıflardan farklı vergi kuralları uygulanır. Bir aile vakfı, aile üyelerini eğitim ve öğretimleri, donanımları ve diğer finansal açılardan desteklemeye hizmet eder ve uzun vadede akrabalar (örneğin çocuklar, torunlar) için varlıkları güvence altına almayı amaçlar. Temettüler, burslar veya eğitim desteği ile ilgili düzenlemeler tüzüğe dahil edilebilir. Tamamen ailevi amaçlar bazı vergi muafiyetlerinin kapsamı dışındadır, ancak varlıkların vakfa aktarılmasıyla belirli vergi planlamaları gerçekleştirilebilir.

Sınır Ötesi Vakıfların Zorlukları Nelerdir?

Almanya

Bir başka özel konu da, yurt dışında (esas olarak) Almanya’da bulunan varlıkların aktarıldığı bir vakıf kurulmasıdır. Bu tür bir düzenleme, yurtdışında bulunan vakfın vergisel açıdan, örneğin hissedar olarak hak kazandığı gelir açısından, Almanya'da yerleşik muadiline göre daha elverişli muamele görmesi halinde oldukça cazip olabilir. Ancak, bu tür uygulamalar özellikle zorlayıcıdır, çünkü vakıfların vergi ve yasal muamelelerinin uluslararası düzeyde veya AB nezdinde acilen uyumlu hale getirilmesini gerektirmektedir.

Avusturya

Sınır ötesi bir vakıf için temel zorluk, vakfın tüzel kişiliğinin yurtdışında tanınmasıdır. Farklı ülkeler vakıflar için farklı yasal gerekliliklere sahiptir. Örneğin bazı AB üye ülkelerinde vakıfların kamu yararına yönelik olması gerekmektedir. Bu nedenle aile vakıfları bu ülkelerde kabul edilemez. Birçok ülke, (yurt içinde) geçerli bir şekilde kurulmuş olan bir vakfın yurtdışında faaliyet gösterebilmesi için ek şartlar talep etmektedir. Ayrıca, bir vakfın sınır ötesi faaliyetleri birkaç ülke tarafından denetlenmesine yol açabilir ve bu da vakıf için farklı yükümlülüklere neden olabilir. Nihayetinde, vergisel zorluklar da ortaya çıkabilir.

Polonya

Sınır ötesi vakıflar kültürel, yasal, örgütsel ve mali farklılıklar sebebiyle birçok zorlukla karşılaşmaktadır. Her ülkenin tescil, vergi ve muhasebe gereklilikleri açısından vakıf faaliyetleri için kendi düzenlemeleri vardır. Uygulamada, sınır ötesi faaliyetler için bu kuralların uyumlaştırılması çok zordur. Sınır ötesi yönetilen vakıflar için, yönetim kurulu vakfın kurulduğu ülkeden farklı bir ülkede ikamet ediyorsa, fiilen ikamet ettikleri ülkeyi belirlemek zor olabilir. Bu durumda vakfın Polonya'da vergi mukimi statüsünü kaybettiği ve şeffaflığının yabancı hukuk kapsamında değerlendirildiği sonucu ortaya çıkabilir.

Slovakya

Sınır ötesi bir vakıf kurmak ve yönetmek, farklı yasal çerçeveleri uyumlu hale getirmek, birden fazla ülkedeki vergi düzenlemelerine uymak ve idari gereklilikleri karşılamak gibi zorlukları beraberinde getirir. Bu nedenle, dikkatli bir planlama yapmak ve uluslararası hukuk ve vergi uzmanlarından tavsiye alınması şarttır.

Çekya

Sınır ötesi vakıflar Çek hukuku kapsamında çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır. Ülkeler arasındaki yasal farklılıklar bu tür vakıfların tanınmasını ve düzenlenmesini zorlaştırabilmekte, bu da işleyişlerini olumsuz etkilemektedir. Farklı ulusal vergi düzenlemeleri, bağışçılar için vergi muafiyetini ve vakıf gelirinin vergilendirilmesini etkileyebilecek engeller oluşturmaktadır. Her bir ülkedeki farklı raporlama ve idari gereklilikler nedeniyle idari yük artmaktadır. Buna ek olarak, kültürel farklılıklar ve dil engelleri sınır ötesi iş birliğini daha da zorlaştırabilir. Bu faktörler sınır ötesi vakıfların verimliliğini ve etkinliğini önemli ölçüde azaltabilir.

Türkiye

Bir Türk vatandaşının yurtdışında bir vakıf kurması veya Türkiye'de bulunan varlıklarını yabancı bir vakfa devretmesi halinde, hem Türk hukuku hem de vakfın bulunduğu ülkenin hukuku uygulanır. Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarına ve uluslararası normlara uyulmalıdır. Örneğin, gayrimenkuller veya şirketlerdeki hisseler yurt dışına transfer edildiğinde Türk vergi ve kambiyo mevzuatı uygulanır. Yabancı vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü, mali makamlar veya diğer makamlar tarafından denetime tabi tutulabilir; bu nedenle sınır ötesi denetimler genellikle çok karmaşıktır.


Yazanlar:

Almanya: Dr. Johannes Thoma, Siegrid Lustig, Dr. Christian Reichmann, Gisbert Schnurbusch

Avusturya: Mag. Michaela Nill

Polonya: Marcin Śledzikowski

Slovakya: Mgr.Gabriela Janíková

Çekya: Mgr. Monika Wetzlerova

Türkiye: Gürkan Erdebil, Müge Şengönül