Uluslararası Hukuk Danışmanlığı

Uluslararası bir hukuk bürosu mu arıyorsunuz? Uluslararası alanda yetkin ve uzman ekibiyle GEMS Schindhelm her ihtiyaç duyduğunuzda yanınızda olur ve sizi değerli deneyimleri ile bilgilendirir. Uluslararası ticaret hukukuyla ilgili çeşitli konular hakkında önceden çevrimiçi bilgi edinin. 

 

Münhasırlık Sözleşmesi: Bilmeniz Gerekenler

Kurumsal bağlamda, bir sözleşme tarafının aynı anda birden fazla potansiyel ortakla müzakere etmesini önlemek amacıyla münhasırlık sözleşmeleri akdetmek birçok alanda yaygın bir uygulamadır. Bu tür bir sözleşme, örneğin bir şirket birleşmesi veya devralma (Mergers & Acquisitions) bağlamında imzalanabilir. Bununla birlikte, ticaret hayatında distribütörlük sözleşmeleri bağlamında da yaygın bir uygulamadır.

Münhasırlık sözleşmelerinin temel yönlerini sizin için burada özetledik: 


Münhasırlık Sözleşmesi Neyi Düzenler?

Münhasırlık sözleşmesinin anlamı ve amacı, ilgili tarafları (genellikle alıcı ve satıcı) sözleşme müzakereleri ve işlemleri sırasında birbirlerine bağlamaktır. Bu, satıcının birden fazla ilgili tarafla görüşmeler yapmasını ve böylece müzakereler yoluyla edindiği bilgileri kötüye kullanmasını ve potansiyel alıcıları birbirine düşürmesini önler.

Münhasırlık Sözleşmesi Nelerden Oluşur?

Bir münhasırlık sözleşmesi genellikle aşağıdaki hususları içerir:

  • Sözleşme taraflarının adları
  • Amaçlanan işlemin konusu
  • Münhasırlığın içeriği
  • Sözleşmenin süresi
  • Sözleşmeye uyulmaması durumundaki cezai şart
  • Gizlilik yükümlülüğü
  • Uygulanacak hukuk ve yargı yeri

Münhasırlık sözleşmesi, üçüncü şahıslarla (gerçek veya tüzel) müzakere edilemeyecek ve gizliliğe tabi olan hususları belirler. Sözleşmenin süresi genellikle niyet mektubunun imzalanması ile başlar ve ideal durumda işleme konu olan nihai sözleşmenin imzalanması ile sona erer. Bir münhasırlık sözleşmesinin süresi nihai sözleşmenin karmaşıklığına bağlıdır ve gerekirse uzatılabilir.

Münhasırlık Hükmünde Dikkat Etmeniz Gerekenler

Alıcının bakış açısından, satıcının işlemi gerçekten düşünüp düşünmediğini değerlendirmek önemlidir; bu amaçla bir „Letter of Intent“ (Niyet Mektubu), imzalanması tavsiye edilir. Buna ek olarak, alıcı şirketin kapsamlı bir şekilde incelenmesi („Due Diligence“) için olası maliyetler mutlaka hesaba katılmalıdır. Bu amaçla genellikle avukatlar ve mali müşavirler gibi harici danışmanlar görevlendirilir. Satıcının bakış açısından, eğer bir münhasırlık sözleşmesi imzalanacaksa bunun sonrasında da potansiyel alıcı ile nihai bir sözleşme akdetme isteği olmalıdır. Satıcının şirket içi, bazen hassas verileri alıcıyla paylaşması ve olası ticari sırlar hakkında bilgi vermesi gerektiğinden, bu belirli bir düzeyde güven gerektirir. Genel olarak, münhasırlık sözleşmesinin süresine de dikkat edilmelidir: kural olarak, bu bir yılı geçmemelidir.

Rakipler Arasında Hangi Anlaşmalar Yasaktır?

İlgili rakip taraflar arasındaki münhasırlık sözleşmeleri konusunda son derece dikkatli olunmalıdır: burada Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’a ve diğer haksız rekabetle ilgili hükümlere uyulmalıdır. Sadece fiyat anlaşmaları değil, aynı zamanda rekabeti kısıtlayabilecek diğer anlaşmalar da rekabet hukuku kapsamında yasaklanmıştır. Bunlar örneğin kota düzenlemelerini veya pazarların (coğrafi) bölünmesini içerebilir.

Distribütörlük Sözleşmelerinde Münhasırlık Hükmüne İzin Verilir mi?

Satın alma müzakerelerine ek olarak, münhasırlık sözleşmeleri perakende sektöründe de yaygındır. Burada tedarikçi, dağıtım ortağına (distribütör) sözleşme süresi boyunca belirli ürünleri pazarlama ve satma konusunda münhasırlık hakkı sağlar. Distribütörlük sözleşmelerindeki münhasırlık şartları belirli bölgelerle sınırlı olabilir. Bu doğal olarak tedarikçinin pazarlık gücünü kısıtlar, ancak diğer yandan belirli bir satış hacmini garanti eder ve tedarikçiye planlama güvenliği sağlar.  Bununla birlikte, tedarikçinin münhasırlık şartını kabul etmeden önce seçeneklerini dikkatle değerlendirmesi ve çerçeve koşullarında gelecekte yapılacak değişiklikleri veya distribütörün olası taleplerini (örneğin fiyat indirimi) hesaba katması önemlidir. Buna karşılık, distribütörün bir tedarikçiye bağımlı olması nedeniyle olası kalite kayıplarını veya tedarik darboğazlarını kabul etmesi gerekir.   

Dikey Rekabet Kısıtlamaları Ne Anlama Gelmektedir?

Dikey rekabet kısıtlamaları, üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren iki veya daha fazla teşebbüs (örneğin distribütörler ve üreticiler) arasında akdedilen, belirli mal veya hizmetlerin alımı, satımı veya yeniden satımı amacıyla yapılan ve rekabeti kısıtlama kapasitesine sahip anlaşmalardır. Dikey anlaşmaların tek başına yasa dışı olmadığı unutulmamalıdır: Örneğin franchise anlaşmaları tipik (izin verilebilir) dikey anlaşmalardır.

Avrupa Birliği dikey anlaşmalara belirli koşullar altında izin vermekte ve bu istisnaları 330/2010 sayılı Yönetmelikte düzenlemektedir. “De minimis anlaşmalar” (yani rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamayan anlaşmalar) olarak adlandırılan ve birbirleriyle rekabet halinde olmayan ve ilgili pazardaki payları %15'ten az olan şirketler arasındaki anlaşmalara izin verilmektedir. AB Hukuku ayrıca ekonomik verimliliği artıran veya ilgili şirketlerin maliyetlerini azaltmaya yardımcı olan ve böylece yatırımı teşvik eden anlaşmaları da hariç tutmaktadır. Dikey anlaşmaların hukuka aykırı olup olmadığı ve ne zaman hukuka aykırı olacağı her bir vaka bazında açıklığa kavuşturulmalıdır. Bir tarafta olumlu etkiler ve verimlilik kazanımları, diğer tarafta ise tüketicilerin aleyhine olacak şekilde rekabet üzerindeki olası kısıtlamalar bulunmaktadır.

Türk mevzuatında ise; Rekabet Kurulu’nun (“Kurul”), belirli koşulları taşıyan anlaşma türlerine grup olarak muafiyet tanımasını sağlayan ve söz konusu koşulları belirleyen tebliğler çıkarma yetkisi bulunmaktadır. Çeşitli gruplara muafiyet tanınan tebliğler yürürlükte olmakla birlikte, bu gruplara girmeyenler bakımından muaf tutulmanın koşulları “Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (Tebliğ No: 2002/2)” ile belirlenmiştir. Bu tebliğe göre; bir dikey anlaşma, sağlayıcının dikey anlaşma konusu mal veya hizmetleri sağladığı ilgili pazardaki pazar payının %30’u aşmaması durumunda uygulanır. Ancak, rakip teşebbüsler arasında yapılan dikey anlaşmalar, bu Tebliğ ile tanınan muafiyetten yararlanamaz. Öngörülen muafiyet koşullarını taşıyan dikey anlaşmaların Kurul’a ayrıca bildirilmesi zorunlu değildir. Tebliğ’den yararlanması mümkün olmayan dikey anlaşmalar için bireysel muafiyet talep etmek isteyen teşebbüsler ise Kurul’a bildirimde bulunabilirler.

Münhasırlık Hükmü Niyet Mektubunda Kararlaştırılabilir mi?

Münhasırlık sözleşmesinin öncesinde genellikle bir Niyet Mektubu („Letter of Intent“) imzalanır. Bu, sözleşme taraflarının birbirleriyle zaten ön görüşmelerde bulunduğu ve iş birliğinin önemli yönlerinin zaten netleştirildiği anlamına gelir. Bu noktada, özellikle potansiyel alıcı genellikle hali hazırda çok fazla zaman ve çaba harcamıştır ve bu çabaların boşa gitmediğinden emin olmak ister. Münhasırlık hükmü niyet mektubunun bir parçası olarak da zaten kabul edilmiş olabilir. Genellikle işleme konu olan nihai sözleşmenin imzalanmasıyla sona erer. 

Münhasırlık Sözleşmeleri Hakkında Bireysel Hukuki Danışmanlık

Münhasırlık sözleşmeleri konusunda bireysel hukuki danışmanlık almak için doğrudan hukuk büromuzla iletişime geçin. Şirketler hukuku alanında başka bir sorunuz mu var? Şirketler Hukuku danışmanlığımız hakkında daha fazla bilgi edinin.